KUZGECE KÖYÜ RESMİ WEB SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ!!!
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  RESİM ALBÜMÜMÜZ
  Hikayemiz
  OSMANCIK BELEDİYESİ
  OSMANCIK
  KANDiBER KALESi
  iMARET CAMii (Koca Mehmet Pasa Camii)
  KOYUNBABA TÜRBESi
  OSMANCIK ADININ KÖKENi
  KOYUNBABA KÖPRÜSÜ
iMARET CAMii (Koca Mehmet Pasa Camii)

 

 

  Şehrimizde günümüze ulaşabilmiş yapılardan en eskisi, Koca Mehmet Paşa Camisi,öteki adıyla İmaret Camisidir.
          Çorum'dan kente girerken sağda, kalenin eteğinde, geniş bir bahçe içinde yer alan cami, kaynaklara ve yazılı belgelere göre bir imaretle beraber yapılmıştır. Ancak imaret günümüze ulaşamamıştır.
          1431-1432 (834 H.) yıllarında Osmancığın tarihsel dokusunda yeri büyük olan Koca Mehmet Paşa tarafından yaptırıldığı için "Koca Mehmet Paşa Cami" adıyla da bilinir.
          Malzeme olarak, tuğla ve moloz taş, bağlayıcı olarak ta, kireç harcı kullanılmıştır. Ters "T" planlı yapı ,geçirdiği onarımlarla iyi bir durumda işlevini yürütmektedir. Kübik bir karakter gösteren yapıda, beden duvarları iki sıra kirpi saçakla son bulur. Duvarlar, iki sıra dikey ve yatay tuğla sıraları arasına yerleştirilmiş tek sıra moloz taş örgülerden oluşmaktadır. Kubbeler, sekizgen kasnaklar üzerinde yükselmekte olup, kasnaklarda iki sıra kirpi saçaklıdırlar.
           Yapının tüm yüzlerinde duvar işçiliğinin aynı olduğu, tuğla ve taş sıraları ile kirpi saçakların düzgün sıralar izledikleri gözlenir.
           Önyüz, dilimli kemerli,mukarnaslı tepelikli görkemli mermer portalle vurgulanırken, yüzün sağ köşesinden (kuzey-batıdan) bir minarenin yükseldiği gözlenir. Ancak minare özgün olmayıp, 1968 yılında yapılmış bir ektir. İç hacımları örten kubbeler, hangi yönden bakılırsa bakılsın, üç kubbeli plastik bir üst kütle oluştururlar.
           Pencereler, iki kat üzerine düzenlenmişlerdir.
           Kuzey yüz boyunca uzandığı anlaşılan "geç gelenler bölümü" (son cemaat mahalli) yıkılmıştır.
           Böylece, önyüzü ortalayarak açılmış, varsıl portal ve yan düzenleme açığa çıkmıştır. Geç gelenler bölümünden bazı kalıntılar bu kanıyı doğrulamaktadır. Yine önyüz boyunca uzanan sivri kemerli nişleri taşıyan plasterler ile, kuzey duvarla batı duvarının birleştiği köşedeki, geç gelenler bölümünün yan kemer üzengisinden kalıntı da gözden kaçmamaktadır.
           İki katlı olarak düzenlenmiş pencerelerde alttakiler, yalın dikdörtgen biçimli açıklıklardır. Üstlerine iki renkli mermerden,sivri kemerli alınlıklar yapılmıştır. Bazılarında alınlığın ortasına alçak kabartma rozetler işlenmiştir. Ne varki rozetlerin bazıları zamanla kaybolmuştur. Günümüze dek gelebilenleri, caminin doğu ve batı yüzlerindeki pencerelerde yer alanlar olmaktadır. Öyle sanıyoruz ki, her bir yüzde, pencere alınlıklarında benzer rozetler bulunmaktaydı; sonradan ortadan silindiler.
           Üst kat pencereleri ise, yuvarlak kemerli, şebekelidirler. Tuğla kemerlerin üzeri, "kirpi saçak düzeninde olduğu gibi" köşeleri dışa taşan tuğla dizisiyle çevrilerek vurgulanmıştır. Kubbe kasnaklarında da aynı tipte pencereler bulunur. Beden duvarlarında, yan kanatların doğuya ve batıya açılan pencereleri ile, yine mihrabın yer aldığı güney hacmın doğu ve batısındaki pencereler, alttakilerle aynı doğrultuda değillerdir. Oysa kanatların güney yüzünde yer alanlar aynı doğrultuda açılmışlardır.
           Önyüzü simetrik olarak bölen taç kapı, mermerden yapılmıştır.Üç dilimli bir kemerle çevrilmiştir. Mukarnaslı niş tepeliği, mihrabiyeleri ve yine iki renkli segment kemerli kapısıyla, proporsiyonlardaki bazı farklı ve organik yapısı dışında, kompozisyonu ile genel olarak Anadolu Selçuklu taç kapılarını sürdüren bir bir örnek olarak değerlendirelebilir. Günümüzde tepelik üzerinde görülen mermer levhalar, geç devir ekleri olmaktadır.
             Taç kapıda, niş tepeliğini genel olarak çevirdiğine alıştığımız, dikdörtgen kuşaklar bulunmaz. Tepeliği, on sıra üzerine dolduran makarnaslarda yer yer badem motiflerinin işlendiği ilgiyi çeker.
             Kapının iki yanında karşılıklı olarak yer alan mihrabiyeler de mukarnaslı tepeliklerle son bulur. Mukarnaslar, dört sıralı bir düzenle işlenmişlerdir. Taç kapının sütünceler doğrultusundaki yan kısımları, zamanla eskiyerek özgün yapılarını yitirmişlerdir. İki renkli geçme mermerlerle çevrilmiş kapının basık-yay kemeri üzerinde, caminin yazıtı bulunur. Yapım yılını ve kapının kurdurucusunu öğrendiğimiz 1.80 X 0.40 m. ölçülerindeki neshi türdeki yazıt, iki satır üzerine kabartma olarak işlenmiştir. Taç kapının XV. y.y. Anadolu işçiliğinin az bulunur örenklerinden birini veren, iki kanatlı ahşap kapısında, oyma ve "taklit kündekarı" teknikleri uygulanmıştır. Geometrik ve bitkisel girişik bezme ile yazı, değişik boyutlarda, panolar halinde düzenlenmişlerdir.
             Kanatlar yarım palmetlerden oluşan bir örgü-şerit ile çevrilmişlerdir. Alt ve üst kısımlarda, girişik bitkisel bezeme, ince motiflerde ağ gibi yoğun bir geçme işçiliği sergilerken, orta bölümde, hemen beliren, iti çarpıcı bir geometrik geçme dolgu gözlenir. Burada on iki kollu bir yıldızın merkezlik ettiği geçmede, kompozisyonu oluşturan parçaların üzeri de ayrıca bitkisel motiflerle doldurulmuştur.. bunun üstünde de, yatay genişçe bir kuşak halinde işlenmiş, Kuran'dan alınmış bir yazı yer alır.
             Camide dıştan dışa 1735 m. uzunluğundaki kuzey-güney ekseni üzerinde birbirini izleyen kubbeli iki mekan ve bunlardan kuzaydekinin iki yanına yerleştirilmiş kubbeli hacımlarla, ters "T" planın ana kurallarına uyulmuş olunmaktadır. Yan hacımların içle bağlantıları, mescit eyvanına yakın olarak açılmış kapılarla olmakta, merkezi kubbeli avluya bu geçişlerle bağlanmaktadırlar.
             Odaların dışa açılan kapıları yoktur. Odalarda, kapıların tam karşısına, duvarlara açılmış birer niş görülür. Güney-batı ve güney-doğu yönlerde açılmış altlı üstlü pencerelerden üsttekiler "vitraylı pencereler" dir. Tam ve yarım palmet motifleriyle işlenmiş desende, mavi,kırmızı,sarı,yeşil renkler kullanılmıştır.
            Mihrap yönünde peşpeşe sıralanan kubbeli hacımlardan girişe yakın olan kuzeydeki, birleştirici niteliğini, öteki hacımlardan daha büyük oluşu yanı sıra, kubbesinin daha yüksek oluşu ile de vurgulanmaktadır. Güneydeki mescit kısmından büyük sivri bir kemerle ayrılmaktadır. Kubbeye pandantiflerle geçilmiştir. Öteki üniteler gibi, içten tümüyle beyazla sıvalıdır.
               Merkez hacımda ilgiyi çeken özelliklerden biri de, kapının sağında, kuzey duvarında yer alan bir kapıyla çıkılan minare merdivenidir. Bu merdivenle, merkezi kubbe yanından örtüye dek çıkılır. Bu merdiven bugün ortadan kalkmış olan özgün minarenin merdiveniydi. Eski minare kuzey kuzey beden duvarından yükselmekteydi. Bölgemizde sık görülen depremlerden biri sırasında eski minare yıkılınca, yerine 1968 yılında kuzey-batı köşeye yenisi yapılmıştır.
             Dış ölçüleri, 8.50 m. X 7.05 m. olan mescit kısmı tabanı, kuzey hacımdan 0.15 m. kadar yüksek tutulmuştur. Kubbenin kuzey yönde oturduğu sivri kemerin üzengi seviyesinde, profilli konsollar gözlenir. Pandantifli geçiş sisteminde, kubbe kasnağında, pencereler arasında, kalmakta, ötekilerle görülmemektedir. Kasnak pencereleri vitraylı olup, peteksi ana dolgunun çevresi, sarı, mavi, kırmızı renklerin kullanıldığı parçalı bir şeritle kuşatılmıştır.
              Bol ışıklı bu hacımda, gerek vitraylı pencereler, gerekse mihrap, bezemeli öğeleri oluşturmaktadır. Dikdörtgen çeviri kuşakları içindeki, dört köşeli nişi, dört sıra stalaktitle doldurulmuş tepelikle taçlanmıştır. Alt kısım (080 m. yüksekliğe dek) taştan, üstü ise alçıdan yapılmıştır.. Alçının üzerine sonradan yağlı boya geçilmiştir. Profilli yatay kuşaklarla hareketlendirilmiş mihrap topuğunun üstü, orta kısımda, büyük bir pano meydana getiren, merkezdeki on iki kollu yıldız etrafında gelişen geometrik geçmelerle doldurulmuştur. Bu düzenleme yapının ahşap kapısındaki ana panoyu anımsatmaktadır. Geometrik merkez, iri bir örgüyle doldurulmuş, genişçe bir kuşakla sarılmıştır.
              Mihrabın üzerinde bir tane, doğu ve batı duvarlarında güney duvarına daha daha yakın açılmış konumlarıyla asimetrik yerleştirilmiş birer vitraylı pencere, mavi,sarı,yeşil,kırmızı renkleri, tam ve yarım palmetlerden oluşmuş desenleriyle ilgi çekerler.
               İşlevini bugünde sürdüren cami, Osmancığın tarihsel dokusunun önemli bir örneği olduğu kadar, XV. y.y. Anadolu kent yapısının aydınlanmasında, kale çevresi bütünü içinde yer tutmasıyla da seçkin bir örnek olarak önemini korumaktadır.

 
   
Bugün 9 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol